Çift Sorunlarına Davranışçı Yaklaşım

Evlilik terapilerinin temel amacı evlilik içi uyum ve doyumu arttırarak, evlilik ilişkisinin niteliğini iyileştirmek ve bu sırada eşlerde görülen uyumsuz tutum ve davranışları olabildiğince azaltmak ya da ortadan kaldırmaktır. Bu temel amaca ulaşmak için eşlerin davranış repertuarlarına mümkün olduğunca genişletmek ve esnetmek gerekir. Bundan daha önemlisi mevcut sorunun olabildiğince eşlerden birinden kaynaklanan bireysel sorunlar olarak görülmesi yerine,  eşler arasındaki ilişkinin kendisinden kaynaklanan sorunlar olarak görülebilmesi sağlamaktır. Yani eşlerden çok eşlerin arasındaki ilişki ele alınır.

 Davranışçı terapinin çiftlere uygulanması uyumsuz davranış biçimlerinin belirlenmesi  ve değiştirilmesine yöneliktir.  Danışanların hedefleri terapist yardımıyla danışan tarafından belirlenir. Sorunlarının iş-sosyal ve özel yaşamlarını nasıl etkilediği ve mevcut sorunlar nedeniyle neleri yapamadıkları araştırılır. Bu araştırmalar sonucu somut bir biçimde ortaya konulan hedefler doğrultusunda çalışılır. Kısa süreli ve çözüme odaklı bir yöntemdir.

Sorunlar genellikle iletişimsizlik, yetersiz iletişim ya da iletişim hataları ve birlikte sorun çözme yöntemlerinin yetersizliğinden kaynaklanır. Eşler genellikle iletişim sonunda uzlaşma beklemektedir. Oysa iletişimin ilk amacı uzlaşma değil anlamak ve paylaşmaktır. Bunu sağlayabilme etkin dinleme ile başlamaktadır. Uzlaşma ise anlamanın ardından gelebilmektedir. İletişimsizliğin en temel nedenlerinden biri eşlerin birbirlerini çok iyi tanıdıklarını varsaymalarıdır. Çiftler partnerlerinin ne demek istediklerini yüz ifadesinden anladıklarına inanmaktadır. Bu inanış iletişimsizliği getirmektedir. Bildiklerini düşündükleri için sormaya ihtiyaç duymamakta, dolayısıyla iletişime duyulan gereksinim  azalmaktadır.

Akıl okumanın dışında sık yapılan iletişim hataları sürekli geçmişi getirme, aşırı genelleme, kendini bütünüyle haklı görme, kendi davranışıyla ilgili sorumluluk almama, işi yokuşa sürme, mantığı silah olarak kullanma, ses tonunu yükseltmedir.  Hiçbir sözel tepki vermediği halde eşinin yüz ifadesinden ne düşündüğüne dair sonuç çıkarma ya da eşinin söylediklerinin ardında farklı bir niyet yakalamaya çalışma akıl okumaya türünde iletişim hatasıdır.  Örneğin “benim iyiliğimi düşündüğünü söylüyorsun ama asıl niyetin beni aşağılamak”.  Eşlerin birbirlerinin duruma özgü birkaç davranışından yola çıkarak kişilik özelliklerini içeren yargı ve eleştiride bulunmaları aşırı genelleme şeklindeki iletişim hatasıdır.  Örneğin “Sen hep egoistsin” .  Bu durum eşinin kişilik özelliklerini aşıp ailesini de içeren ifadelere varabilmektedir.  “Tüm evliliğimiz boyunca hiçbir kavga benim yüzümden çıkmadı” şeklindeki ifade ise kendini bütünüyle haklı görme yönündeki iletişim hatasına örnek olarak verilebilir. Bu iletişimlerde kullanılan ifadelerin gerçekçi olmadıkları için bu şekilde ifadeler kullanılarak gerçekleşen bir iletişimle de sorunu çözmek mümkün olmamaktadır.  Çift “iletişim kursalar da” problemi çözemeyeceklerini düşünerek iletişim kurmamaya başlamaktadır. İletişimsizlik nitelikli bir beraberlik için gerekli olan partneri anlama ve partnerle paylaşmayı imkânsızlaştırmaktadır.

Çift iletişim kalıpları ve ilişkilerine etkileri yönünde farkındalık kazandığında ve bu kalıpları değiştirdiğinde birbirini anlamaya başlamakta ve nitelikli bir çift ilişkisinin ilk adımı atılmaktadır. Uyumlu ve doyumlu bir çift  ilişkisi için gerekli diğer adımların ise uzlaşma becerilerinin kazanılması ve uzlaşılamayan noktalarda empatinin sağlanması  olduğu söylenebilir .

Kaynak:  Davranışçı Sistemik Evlilik Terapileri: Aile Tedavileri Kitabı’ndan alıntıdır.

Yorum Yapın

Gönder
Merhaba
Size nasıl yardımcı olabilirim.