Varoluşçu Terapi

Felsefenin varlığı ve bilim dünyasına katkıları, ilk çağlardan beri güçlü bir fenomen olarak var olmuştur. Ruhsal sorunlara yaklaşımlar söz konusu olduğunda ise, medikal tedaviler ve ardından ”hedef odaklı psikoterapiler” kullanım sahasına girdikçe, felsefenin ruhsal meselelere dair getirdiği açılımlara ve ön ayak olduğu kazanımlara kısmen uzak kalınmıştır. Varoluşçu Felsefenin insan yaşamına, özelde de ruh sağlığına dair en önemli katkısı, ”yaşamın anlamı” kavramına odaklanmış olmasıdır. Alışıldık ve hatalı bir yaklaşımla, yaşamda anlam bulmak, özgürlük ve otantik yaşam gibi temel varoluşçu felsefe kavramları, keyifli yaşam ve başarılı olmak ile karıştırılabilmektedir. Varoluşçu felsefe bu kavramların keyif ve başarıya değil, ”gerçek” olmaya, ”kendi gibi” olmaya dair yolu açtığını söyler.

Avusturyalı psikiyatrist ve nörolog Victor Emil Frankl, ikinci dünya savaşında bir toplama kampındaki esaretinden kurtuluşunun ardından, felsefe zemininden beslenen, yaşamdaki en önemli hedefin anlam bulma olduğu iddiasında olan bir analiz yaklaşımı getirmiş, buna ”Varoluşçu Analiz” ismi vermiştir. Bu analizin psikoterapi sahasındaki kullanımında ise, hedefe ”otantik yaşamı, özgürlüğü ve sorumluluğu” koyarak, ”anlam odaklı terapi” şeklinde Türkçe’ye çevrilebilecek olan Logoterapi yi geliştirmiştir. Birbirinin tamamlayıcısı olan bu iki kavram, Frankl’ın pratiğinde ”Varoluşçu Analiz ve Logoterapi” biçiminde birleşmiş ve uygulama sahasına girmiştir. Bu sayede, deyim yerindeyse unutulmuş olan felsefe, ruh sağlığı ve psikoterapi dünyasına yeniden girmiştir. Yaklaşım bireysel terapilerde ve grup terapilerinde kullanılabilmektedir.

Yorum Yapın

Gönder
Merhaba
Size nasıl yardımcı olabilirim.